Türkiye Avrupa Yeşil Düzeni’ne uyacak mı?

Türkiye Avrupa Yeşil Düzeni’ne uyacak mı?

Avrupa Birliği’nin (AB) Aralık 2019’da hayata geçirdiği “Yeşil Düzen” ile paralel olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum geçtiğimiz yılın son günlerinde 2021 yılı içerisinde çevre kanunun çıkarılacağını açıkladı.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre Türkiye’nin de altyapısını buna hazırlamak durumunda olduğunu ifade eden Bakan Kurum, bu doğrultuda yaptıkları çalışmaları milletvekilleri ile paylaştıklarını ve 2021 yılında İklim Kanunu’nun çıkarılabileceğini belirtti.

AB Yeşil Düzen’in gereği olarak belirlenen emisyon azaltım planlarına göre, Türkiye’den ihraç edilen ürünler de burada belirtilen kriterlere uymak zorunda olacak. Türkiye’deki altyapının da uyumlu hale getirilmesi önemli bir ihtiyaç. 2021 için meclis çalışmaları kapsamına alındığı bildirilen bu kanunun “İklim değişikliğine uyum ve risklerle mücadele konusunda çok önemli bir kilometre taşı olacağı” söyleniyor.

1.5 DERECE İÇİN 2050’DE SIFIR EMİSYON GEREKİYOR

Küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlı kalması için küresel emisyonların 2030’a kadar yüzde 50 azalması, 2050 itibarıyla da sıfırlanması gerekiyor. Bu hedeflerin gerçekleşmesi, her ülke ve kurumun kapsamlı hedefler ve uygulama planları ortaya koymasını gerektiriyor.

Geniş bir gündem olmakla birlikte, karbon vergisinin emisyonsuz düzeneğe geçişte faydalanılacak tek enstrüman olmadığını belirterek konuyu karbon piyasaları açısından ele almak isteriz.

Günden güne daha fazla şirket, ‘net-sıfır emisyon hedefi’ne ulaşma taahhütlerini duyuruyor. Planlar, en azından geçiş döneminde doğrudan emisyonların azaltılması ile birlikte, emisyonların karbon kredileri kullanılarak off-set’lenmesini de içermek durumunda.

Kanuni yaptırımı olmaksızın satın alınan karbon kredileri, kurumların yok edemediği veya yeterince düşüremediği salımlarını, bu yeterliliği sağlayan ve üzerine geçen projelere finansman sağlamaları esasına dayanıyor. Bu da pazar mekanizmaları içerisinde karbon salımını ortadan kaldırmaya yönelik projelerin finansman bulmasını sağlamak ve sıfır-emisyon geçişini hızlandırmayı hedefliyor.

KARBON PAZARLARI 160 KAT BÜYÜMEK ZORUNDA

Bu geçişte hızlanmayı ve gerekli pazarın oluşmasını hızlandırmak amacıyla, Institute for International Finance (IIF) özel sektörün içinde olduğu bir çalışma grubu oluşturdu ve karbon piyasalarının işleyişine yönelik ölçeklenebilir, şeffaf, gözden geçirilebilir ve sağlam bir yapı için öneriler geliştirdi.

Çalışma tüm kurumların karbon pazarı mekanizmalarına ihtiyaç duyacağı ve artan ihtiyaca cevap vermek için bu pazarların 15 ile 160 kat arası büyümek zorunda olduğunu belirtiyor. İçerisinde Birleşmiş Milletler, COP26 ve IIF liderleri ve danışmanların yer aldığı bu çalışma, Kasım-Aralık içerisinde görüş topladıktan sonra son hali ile Ocak 2021’de duyurulacak.

KARBON KREDİSİ NEDİR?

Bir metrik ton karbondioksit (veya eşdeğerinin) atmosfere salınmasının engellenmesi (avoidance) veya salınmış olanın geri emilmesinin sağlanması (reduction) karşılığı oluşturulan sertifikadır. Bir karbon azalım projesinin ‘kredi ‘oluşturabilmesi için, kriterlerle tanımlı olduğu şekilde, her iki yoldan biri ile gerçek, ölçülebilir, şeffaf bir şekilde emisyonu azaltması ve bağımsız olarak denetlenmesi gerekiyor. (Verified Carbon Standard – VCS). Gerçekleşen bir kredi satışı kayda geçerek, aynı projeden bir daha fayda sağlanması engelleniyor.

HANGİ PROJELER KARBON KREDİSİ İÇİN KULLANILABİLİR?

Örnek olarak konu bazında yenilenebilir enerji projeleri, fosil yakıtların emisyonlarını azaltan projeler, ormanlaşmayı sağlayarak emisyonları offset’leyen projeler (yeniden ağaçlandırma, ağaçlandırma, sürdürülebilir ormancılık), enerji verimliliği projeleri, kaynak kaybını ve su kullanımını azaltan projeler sayılabilir. Bu projeler yukarıda değinildiği gibi emisyonları azaltan veya gerçekleşen salımların geri emilmesini sağlayan (offset) projeler olabilir.

McKinsey’in çalışmalarına göre, 2050’ye kadar yılda 5 gigaton negatif emisyona ihtiyaç var. Bunun için kısa dönem için karbon oluşmasını engelleyen projelerin geçişi hızlandırması beklenirken, orta-uzun dönem için karbon kredilerinin emisyon offset’lemeye yönelik mekanizmalarının etkili olacağı öngörülmüş durumda.

IFF Çalışma Grubu’nun gönüllü karbon piyasalarının gelişmesine yönelik öneri başlıkları şöyle:

  1. Karbon prensiplerinin oluşturulması: En üst seviyede çevresel ve pazar bütünlüğünün sağlanmasına yönelik sınıflandırma ve denetleme yöntemleri tanımlanması.
  2. Referans Karbon Anlaşma Yapıları: Günlük ve vadeli fiyat yapılarının risk yönetimi ve tedarikçilerin gelişmesine yönelik yapılandırılması; referans anlaşmaların oluşturulması.
  3. Altyapılar: Referans anlaşma yapılarını taşıyacak; tüm ticari, finansman detayları ve veriyi içerecek kapsayıcı ve güvenli yapıların sağlanması.
  4. Offset meşruiyeti üzerinde anlaşma: Offset’leme mekanizmalarının emisyon önlemeye yönelik çabalarının önüne geçmesini engelleyici prensipler geliştirilmesi; önceliklerin tanımlanlası.
  5. Pazar bütünlüğünün denetlenmesi: Paydaşların katılımı ve gözetimi için pazar fonksiyonlarının takip edilebilir olması.
  6. Arz göstergeleri: Pazarın derinleşmesine yönelik göstergelerin oluşturulması.

Önümüzdeki dönemde hem bu önerilerin son halleri hem de farklı çalışmalar göreceğimize inanıyoruz.

Özetle iklim krizi ile mücadele ve 2050 net-sıfır emisyon dönüşümüne yönelik çalışmaların ivme kazanması için çok kritik bir döneme girilmiştir. Karbon piyasalarının düzenlenmesi, karbon vergilerinin getirilmesinin ötesinde, bu geçişte uygulamaya destek verecek yapılardır. Devletin planları arasında olması ve kurumlar tarafından benimsenerek uygulanması önemlidir.

Yazar Hakkında /

gulin@brikasurdurulebilirlik.com

Gülin Yücel Amerikan Robert Lisesi’ni 1988’de, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü 1992 senesinde bitirdikten sonra, 1993-1994 İngiltere Londra’daki CASS, City Üniversitesi’nden M.B.A. derecesi almıştır. İş hayatına IBM şirketinde başlamış ve yaklaşık 20 sene çalışmıştır. Perakende, sigorta, üretim, otomotiv, enerji, bankacılık olmak üzere farklı sektörlerde uzmanlık geliştirmiş, iş danışmanlığı, e-iş, CRM, ERP ve diğer büyük ölçekli hizmet projesinde çalışmıştır. IBM Küresel Hizmetler Şirketi’nin yapılandırılmasında yönetici olarak rol almıştır. Son olarak da IBM’de, 3000’in üzerinde kurumsal müşteriye hizmet veren dijital satış kanalını yönetmiştir. Sonrasında Pronet Şirketi’nde Genel Müdür olarak geçiş yapmış; 1500 üzeri çalışanı ve 150,000 üzeri müşterisi ile elektronik güvenlik alanında hizmet veren kurumun uzun vadeye yayılan değişim planını da yönetmiştir. Çalışma hayatına parallel olarak sivil toplum gönüllüğü yapan Gülin Yücel, KAGİDER (Kadın Girişimciler Derneği) bünyesinde Özyeğin Üniversitesi ile yürütülen Goldman Sachs ‘10bin Kadın’ Projesi, IFC ile başlatılan ‘Geleceğin Kadın Liderleri’ Projesi, ABD Dış İlişkiler Bakanlığı ile yapılan ‘Geleceğe Yatırım Yapın’ Projesi ve Dünya Bankası ile yapılan ‘Fırsat Eşitliği’ Projesi’ne katkı vermiştir. Ötesinde, 2015 senesinde Türkiye’de gerçekleşen C20 ve W20 toplantılarına katılmıştır. Gülin Yücel, International Society of Sustainability Professionals (ISSP) Organizasyonun çalışmalarını tamamlamıştır ve sürdürülebilirlik profesyoneli sertifikası sahibidir. 2014 senesinden bu yana sürdürülebilirlik danışmanlığı yapmakta; bu konunun gelişmesi için yazar, konuşmacı olarak farklı platformlarda destek vermektedir. Gülin Yücel, Sustineo Istanbul ve Sustineo SDG Platformlarını oluşturmanın yanı sıra, Brika Yapı A.Ş.’nin Ortağı; Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü yüksek lisans programlarında okutman ve Boğaziçi Üniversitesi’nde ziyaretçi okutman ; Keiretsu Forum’da melek yatırımcıdır.

Sürdürülebilirlik yolculuğunuzda sizlere destek olmak için varız
X