Sürdürülebilirlik için Mutlu Gençler…
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananları merak, şaşkınlık ve endişe ile takip ettiğimiz şu günlerde, konunun paydaşlarına bir perspektif sunması amacıyla tartışmayı, makro bir bakış açısına, sürdürülebilir bir gelecek için neden ve nasıl gençlere ihtiyacımız olduğu noktasına çekmeyi arzu ediyoruz.
Sürdürülebilirlik, dünya ve Türkiye gündemine girdiği ilk günlerden beri, yapısal bir formatla kavramı ve aciliyetini tanıtıp, gençleri parçası yapmak için çalışıyoruz. Üniversitelerde akademik dersler veriyoruz, lise öğrencilerine kamplar düzenliyoruz. Davet edildiğimiz hemen hemen her yere gidip konuşmalar yapıyor, söyleşilere katılıyoruz.
Tüm sürdürülebilirlik faaliyetlerimiz arasında en hızlı geri dönüş aldığımız ve etkiyi hissettiğimiz alan bu alan. Gençler gezegenin problemlerini hızlıca anlıyor; sosyal, çevresel ve ekonomik boyutları birlikte değerlendirebiliyor ve en önemlisi “neden” diye sorabiliyorBu bizlere gelecek için bir ümit veriyor.
Neden? Çünkü bu dönüşümde gençlerin hem akıl ve vicdanlarına hem de enerjilerine ihtiyacımız var… Bu dönüşümde bizimle olmaları, mutlu ve umutlu olmaları ise en kritik nokta.
Peki Gençler Mutlu mu?
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) “İstatistiklerle Gençlik 2019” araştırmasına göre, Türkiye nüfusunun %15,6’sını oluşturan 15-24 yaş grubundaki genç nüfus halkın en mutlu çoğunluğunu oluşturuyor (mutlu olduğunu beyan eden genç oranı %56,7). Diğer güncel araştırmalar ise bu olguyu desteklemekten çok uzak.
Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık işbirliği ile 13 Temmuz-20 Ağustos 2020 tarihleri arasında 18-29 yaş grubu ile gerçekleştirilen “Gençlik Araştırması”na göre, gençlerin sadece %18.2’si “Mutluyum” cevabını verirken, %23’ü “Hiç mutlu değilim”,%27.5’i ise “Mutlu değilim” diyor. Araştırmada gençlerin %42.5’i, yetişkinlerin kendilerini “Anlamadığını” ifade ediyor ve %62.5 yurtdışında yaşamak istediğini söylüyor. Özetle Türkiye’de yaşamaktan mutlu değiller ve burada bir gelecekleri olduğuna inanmıyorlar.
Diğer önemli bir çalışma ise 19 Mayıs 2020’de Sosyal Demokrasi Vakfı tarafından yayınlanan “Gençlik Araştırması Raporu”. Bu rapora göre düşü ncelerini özgürce ifade edebilmek ve başkalarının düşü ncelerini özgürce ifade edebilmesi gençler için çok önemli görünen konular. Gençlerin %68,3’ü düşü ncelerini özgürce ifade edebilmeyi çok önemli olarak görüyor. %52’si ise başkalarının düşü ncelerini özgürce ifade edebilmesini de çok önemli buluyor. Düşünceyi ifade etme özgürlüğü ne verilen önem ortalaması (1-10 ölçeğinde), gençlerin oy verme davranışından (8.5) ve siyasi parti eğiliminden bağımsız (8), yani siyasi tercihleri, gençlerin bu konuya verdikleri önemi farklılaştırmıyor.
Yine dikkat çekici bir sonuç, Türkiye’de gençlerin %62,5’i eğer imkan olsa yurtdışına yerleşip orada yaşamak istediğini belirtiyor. Buradaki etkenler yine işsizlik, eğitim olanakları ve çeşitli alanlardaki eşitsizlikler; kendilerini ifade etme özgürlüklerine verdikleriönem düşü nüldüğü nde bu şaşırtıcı olmayan bir veri.
Özetle gençlerimiz mutsuz. Dinlenmediklerini ve eşit fırsata sahip olmadıklarını düşünüyorlar ve gelecekleri konusunda çok endişeliler. Bu durumda yaşadıkları toplumun ve çevrenin karmaşık sorunlarına yönelik aktif olmalarını ve yaratıcılıklarını ortaya koymalarını beklememiz çok gerçekçi olmayacaktır.
Sürdürülebilir Bir Gelecek için Ne Lazım?
- Başlangıç noktası, yukarıda belirtilen mutsuzluk sebeplerinde yatıyor. Problemlerden -ne kadar karmaşık olursa olsun- onları haberdar etmek; fikirlerini almak. Ve bunun karar noktasına gelmeden yapabilmek.
- Fırsat eşitliği yaratmak ve her gencin bundan faydalanmasını sağlamak. Fırsatları sunduğumuz süreçleri şeffaf ve hesap verebilir kılmak.
- Sürdürülebilirlik ekonomisinin sunduğu cazip alanları ve istihdam potansiyelini önlerine getirmek. Uzmanlığı veya eğitimi nereden gelirse gelsin, sürdürülebilirlik dönüşümü altında herkese yönelik fırsatlar olabileceğini göstermek.
- Yeni gözde mesleklerden bahsetmek… Örneğin yeşil enerjinin, kaynak verimliliklerinin, çevre eğitimciliğinin, yerel yönetimlerin artan öneminden bahsetmek ve kritik becerilerini buralarda geliştirmeleri konusunda onları cesaretlendirmek.
- Umutsuzluğa kapılmalarını engellemek için korkularıyla yapıcı bir şekilde baş etmeyi öğüt vermek. Gönüllülük ile toplumsal çözümler etrafında sunabileceklerine işaret etmek.
- “Düşüncelerini özgürce ifade edebilmek” ve “başkalarının düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri” olanakları sunmak. Ancak bu çeşitlilik ve farklı ses içerisinde gezegenin, çevrenin ve toplumların karmaşık problemlerine yönelik çözümlerin oluşturulabileceğini gösterebilmek.
- Uzak görüşlü bir bakış açısı ile, sürdürebilir bir gelecek için katılımcı, yaratıcı, inançlı gençlere ihtiyacımız var. Öte yandan bu gençler için de sürdürülebilirlik kavramının etrafında toplanmak; insan ve doğa sevgisinin merkezde olduğu bir felsefede buluşmak önemli bir itici güç.
Özetle, sürdürülebilirlik ve gençler, yan yana olduklarında bizler için bir umut kaynağı oluyor. Bunu sağlamak için çalışmaya değer…
Bu yazı ekoIQ‘da yayımlanmıştır.