Sanayi 4.0’ ın Türkiye İçin Önemi ve Sürdürülebilirlik Bakış Açısı İle Değerlendirilmesi
Geçtiğimiz günlerde TÜSİAD tarafından düzenlenen ‘Türkiye’nin Sanayi 4.0 Dönüşümü Konferansı’nda Sanayi 4.0 dönüşümünün Türkiye’ye sunacağı fırsatlar ve yol haritası tartışıldı. TÜSİAD ve Boston Consulting Group (BCG) işbirliği ile hazırlanan ‘Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0: Gelişmekte Olan Ekonomi Perspektifi’ başlıklı rapor tanıtıldı.
Konferansın açılışında TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes Sanayi 4.0’ın hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için avantajlar sunduğunu belirterek, Türkiye’nin rekabet etme yeteneğini geliştirmek için bu geçişin vazgeçilmez olduğunu, Türkiye’nin şu an yüzde 3.7 olan katma değerli ürünlerdeki payını, Avrupa ortalaması olan yüzde 15’lere ancak bu gibi ‘yeni anlayışlar, yeni yetenekler ve yeni bir yol haritası ile’ ulaşabileceğini söyledi.
Toplantıya katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Sanayi 4.0’ın öneminden bahsederek, Türkiye’nin temel ve nitelikli AR-GE yapması konusunda gerekli düzenlemeleri yapacaklarını belirtti. Tübitak’ın bu gereksinimleri doğrultusunda yeniden yapılandırılacağını, strateji belgelerinin oluşturulması gerekliliğine değinen Bakan, bu dönüşümün somut bir göstergesi olarak da yerli otomotiv projesinin hayata geçmesini istediklerini aktardı.
Biz bu noktada, Sanayi 4.0’ın ne olduğunu, uygulama prensiplerini, nasıl uygulanması gerektiğini ve zorluklarını tartışmak ve konunun sürdürülebilirlik bakış açısıyla nerede olduğunun yorumunu yapmak istiyoruz.
Sanayi 4.0 nedir?
Terim (Industrie 4.0) ilk defa Almanya’da , Alman hükümetinin ileri teknoloji stratejiye dayalı , üretimde bilgisayarların kullandırılmasına yönelik bir projesinde yer almıştır. Genel kapsamlı olarak da 2011 senesinde Hannover Fuarı’nda kullanılmıştır.
Özetle, 4. Endüstri Devrimini tanımlamaktadır. Su ve buhar gücüyle çalışan makineler ile tanımlanan birinci endüstri devrimi, elektriğin devreye girmesi ile kitlesel üretimin başladığı ikinci endüstri devrimi ve 1970’ler sonrası elektronik ve bilgi teknolojilerinin üretimde kullanılması ile başlayan dijital devrimden sonra gelinen bu dönemde tüm üretim sistemlerinin bilgisayarlaştırılması öne çıkarılmaktadır.
Bu ne şekilde olacak?
Uygulanabilirliği belirli ‘Tasarım Prensipleri’ ile mümkün olmaktadır:
– Siber ve fiziksel sistemlerin iç içe çalışması, insanların, makine ve üretim merkezlerinin haberleşmesi, bunun da Nesnelerin İnterneti ve Servislerin İnterneti ile yapılması;
– Sanal üretim modellemelerinin, simülasyonları yapılabilmesi;
– Merkeziyetçilikten uzak, yerinde karar verilebilme yetkinliklerinin geliştirilmesi (Akıllı fabrikalar);
– Geniş veri analizleri ile gerçek zamanlı analiz yapabilme;
– Hizmetler bakış açısına geçiş;
– Modüler uygulamalar ile esnek yapıların oluşturulmasıdır.
Sanayi 4.0 neden önemli?
Üretimde daha fazla otomasyon ile, talebe göre üretim, müşteri tercihlerine göre üretim, anında üretim, kalite iyileşmesi, yerelleşen süreçler, daha az kaynak ve enerji kullanımı, üretim ve inovasyon süreçlerinin hızlanması, üretim sistemlerinin esnek hale gelmesi bu yeni yapının temel taşlarıdır.
Uygulama zorlukları nelerdir?
Geleneksel üretim ve bilgi teknolojisi sistemleri kapalı devre sistemler içinde çalışmaktadır. Sanayi 4.0 için gerekli entegrasyon hem süreç hem de uygulamaların entegre olabilmesi prensibini gerekli kılmaktadır.
– Bunun olabilmesi için, şu kısıtların veya risklerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
o Güvenilir ve sürekliliği olan makineler arası iletişimin sağlanabilmesi (machine-to-machine communication, M2M),
o Bilgi teknolojisi alt yapılarının kesintisiz işlemesi,ki bunun olamaması büyük üretim maliyeti yaratacaktır,
o Bilgi teknolojisi becerilerinin yeterliliği ve yetkinliği,
o Kapalı olan sistemlerin açık hale getirilmesi ile oluşabilecek bilgi teknolojilerine yönelik güvenlik konuları,
o Tüm paydaşların sistemsel olarak bu konuyu konuşmaya hazır olup olmadıkları.
Türkiye şu an rekabetçilikte nerede? Sanayi 4.0’ın Türkiye için önemi ne?
TÜSİAD ve BCG’un raporuna göre, rekabet gücü göstergelerinin çeşitlilik ve hızlı bir değişkenlik gösterdiği bu dönemde Türkiye, düşük iş gücü maliyetleri ve lojistik avantajı gibi rekabetçiliğinin temelini oluşturan etkenlerde baskı altındır. Türkiye’nin içinde bulunduğu yükselmekte olan ülkeler grubundan bir üst seviyeye geçmesi, Sanayi 4.0 yaklaşımı ile rekabet avantajımızda sürdürülebilirliğin sağlanması, katma değeri yüksek üretim ile dünya değer zincirinden daha fazla pay alabilmesi ile mümkün olacaktır.
Sanayi 4.0 dönüşümü ile Türkiye ne kazanabilir?
– Verimlilikteki artışın % 4-7 arasında olacağı öngörüsü ile 50 milyar TL’lik bir fayda sağlanabilecektir. Malzeme maliyetleri hariç üretim için bu oran % 5-15 arasında olabilecektir.
– Büyümenin sanayi üretiminde yaklaşık yüzde 3’e kadar ulaşması beklenmektedir. Bu oran, Türkiye’nin GSMH’sında %1 ve üzeri bir büyüme ile 150-200 milyar arası ek bir rakama karşılık gelmektedir.
– Toplam sanayide istihdamın artacağı, ötesinde daha nitelikli, eğitim ve gelir düzeyi yüksek bir iş gücü yapısının oluşacağı öngörülmektedir. (Almanya benzer dönemde 600,000 düşük nitelikte işin robotlar ve makinelere devri ile kaybettiği iş gücünü, 1 milyon nitelikli iş ile ek istihdama yönelik avantaja çevirmiştir).
– Öte yanda, bu dönüşüm için gerekli yatırım oranı yılda yaklaşık 10-15 milyar TL olmaktadır ki bu yaklaşık üretici giderlerinin %1-1,5’uğuna karşılık gelmektedir.
Sürdürülebilir Bakış Açısıyla Sanayi 4.0’ın Katkısı Nedir?
Sanayi 4.0 sürdürülebilirlik gündemini farklı açılardan desteklemektedir. Bunlar şöyledir:
– Sürdürülebilirliğin en önemli liderlik önceliği verimliliklerin arttırılmasıdır. Bunun yapılabilmesi için de sürdürülebilirlik inovasyonu bakış açısı gereklidir. Sanayi 4.0 bu başlıkları (akıllı robotlar, simülasyon becerileri, yatay/dikey entegrasyonlar, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim, eklemeli/3D baskı, zenginleştirilmiş gerçeklik, büyük veri ve analizleri) kapsamakta ve kullanım alan ve yöntemlerini adreslemektedir. Yeterli örnek şu an bile mevcuttur.
– Sürdürülebilirlik, geleneksel bakış açısının lineerliğinin günümüz kısıtlarını oluşturduğunu, gezegeni ve insanlığı tehdit ettiğini, öte yanda doğru bakış açısının ‘sistem düşüncesi’ olduğunu söylemektedir. Sanayi 4.0, bu düşünce sistemini destekler yapıdadır. Mevcut yapılarda çalışan kapalı devre sistemlerin açılarak diğer dış sistemler ile bağlantılı olarak kullanılmasını; bu sayede optimum üretim, talebe ve veriye göre üretim yapılarak daha az kaynak tüketimi olmasını sağlayacak ve talep fazlası üretimi ve bu sayede israfı engelleyecektir.
– Ötesinde bu sistem düşüncesi, tasarımdan üretime ve tüketimin kontrolüne yönelik bütünsel bir bakış açısı sağlayacağı için, atık yönetimini de iyileştirecektir. Bu açıdan Döngüsel Ekonomi prensipleri ile uyumludur.
– İstihdamın nitelikli iş gücüne doğru ilerlemesini sağlayacağı için, sosyal refahı geliştirecek ve dolayısıyla kalkınmaya katkıda bulunacaktır. Eğitimi ön plana çıkaracaktır.
Sanayi 4.0’a yönelik bu başlıklara değinmekle birlikte, genel içeriğinin, rapor ve uygulama önerilerinin daha çok ekonomik bir bakış açısını öne çıkardığını, çevresel, sosyal ve yönetişimsel konulara ise ancak ekonomik öncelikler üzerinden ‘dolaylı’ olarak değindiğini düşünüyoruz. Örneğin, teknolojiye dayalı bu uygulamaların gerektirdiği ek enerji yapılarının hangi kaynaklardan sağlanacağı; bilgisayarlaşmanın tetikleyeceği elektronik atıkların nasıl engelleneceği; diğer çevresel etkilerinin nasıl iyileştireceği; istihdam ötesinde verebileceği sosyal katkıların neler olabileceği; iş güvenliğini nasıl geliştireceği gibi konular sürdürülebilirlik bakış açısı ile düşünülmesi gerekenlerden sadece birkaçıdır.
TÜSİAD’in sürdürülebilirlik bakış açısına verdiği önemi bilerek, önümüzdeki dönem çalışmalarında Sanayi 4.0 Türkiye yol haritasının bu doğrultuda geliştirilmesi gerekliliğinin altını çiziyor ve yapılması planlanan paydaş çalışmalarda bu önerilerin gözden geçirilmesini diliyoruz.
Gülin Yücel
Referanslar:
(*) ‘Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliğinin Bir Gerekliliği Olarak Sanayi 4.0, Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi’, TÜSİAD ve Boston Consulting Group, Mart 2016 Yayın No: TÜSİAD-T/2016-03/576, http://www.tusiad.org/indir/2016/sanayi-40.pdf