Kapitalizm iklim krizine çare olabilir mi?
Kapitalizm iklim krizine yönelik bir çare olabilir mi? Çoğu çevreci birey, grup buna oldukça şüphe ile yaklaşacaktır. Sonuçta ucu açık büyümeye dayalı ekonomik sistem bizleri bu noktaya taşımıştır. Gezegenin sınırlarına duyarlı ve eşit refah sunmak, günden güne daha fazla tüketim ve üretim yaratmak üzerine kurulu bir sistemde bir çelişki yaratmaktadır.
Kapitalist düzende ise kurumlar ‘doğası gereği’ fırsat ve riskleri görebilmeli kısa ve uzun dönem önceliklerini bunlara göre yönetebilmelidir. Değişim de şüphesiz – özellikle de tüm enerji sistemlerinin değişimi – önemli yatırım ve kaynak gerektirmektedir.
Burada ümit veren, pazar ve oyuncularının, hem iklim etrafındaki risklerden artık kaçınılamaz oldukları noktasına gelmeleri ve ötesinde yenilenebilir enerji tarafındaki fırsatların da kaçırılamayacak kadar dikkat çekici olduğunu görmeleridir.
İKLİM KRİZİNİN YARATTIĞI RİSKLER
Swiss Re Institute’ün yayınladığı verilere göre, doğal ve insan sebepli felaketlerin yarattığı zarar 2018’de 160 milyar dolara ulaşmış durumda; bunun yaklaşık yarısını ise sigortalı kendisi karşılamış. Yani kurumlar iklim krizinin faturasını ağır bir şekilde ödemeye başlamışlardır.
Sigortacılar iklim değişikliğine yönelik zararların sigortalılar tarafından karşılanmasının olanaksız olduğuna yönelik uyarı yapıyorlar.
Dünyanın en büyük reasüransçılarında Munich Re’nin rakamlarına göre geçtiğimiz günlerde Kaliforniya’da yaşanan orman yangınları 24 milyarlık zarara mal oldu. Munich Re’nin Baş İklimbilimcisi Ernst Rauch’un The Guardian’a verdiği demece göre, 2000 sonrası Kaliforniya tarihinin en kötü orman yangınları ve sebebi şüphesiz iklim krizi.
Amerika’da geçen sene gerçekleşen Michael Kasırgası’nda ise sadece tarıma yönelik zarar 1,3 milyar dolar olmuş en büyük pay da pamuk ve pekan fıstığından. Tavuk çiftlikleri ve içerisindeki hayvanlar zarar görmüş durumda.
5 TRİLYON DOLARLIK SİGORTA SEKTÖRÜ RİSK ALTINDA
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Levent Kurnaz “Değişen iklim koşulları karşısında bu zararların azalmasını beklemenin gerçekçi olmadığını” belirtiyor.
Amerikan Hükümeti’nin rakamlarıyla, 5 trilyonluk küresel sigorta sektörü ciddi bir risk altında. Amerika’nın 2017 verilerine göre, GSYH’nın yüzde 11’inin ise sigortacılık faaliyetlerinin oluşturduğu düşünülürse bu en büyük ekonomiler ve buradaki tüm sektörler için bile önemli bir risk.
Bu riski bertaraf edebilmek için, Avrupa’nın 20 büyük sigorta şirketi – ki bunlar küresel pazarın yaklaşık %20’sine sahipler – kömür yatırımlarından çıkacaklarını açıkladılar (Unfriend Coal haberi). Ötesinde bir çoğu kömür içeren projelere sigorta yapmayacaklarını söylüyor. 2015 senesinden bu yana finansal devlerin açıklamaları hızla artıyor. Bununla birlikte iklim krizine yönelik stratejik olarak neler yaptıklarına daha şüpheyle bakmak gerekli.
YENİLENEBİLİR ENERJİNİN YARATTIĞI FIRSAT
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) hazırladığı ‘Yenilenebilir Enerji Üretim Maliyetleri 2018 Raporu’ yenilenebilir enerjinin, halihazırda dünyanın birçok yerinde en ucuz elektrik kaynağı olarak kullanıldığını vurguluyor. Rapor, iklim kriziyle küresel ölçekteki mücadeleye katkı sağlamayı hedefliyor.
Rapora göre konsantre güneş enerjisinden (CSP) elde edilen elektrik maliyetlerinin küresel ağırlıklı-ortalamaları %26; biyoenerji %14, güneş fotovoltaik panelleri ve karasal rüzgar %13, hidroelektrik %12, jeotermal enerji ve offshore rüzgar enerjisi ise %1 oranında azalma gösterdi.
Dünya genelindeki projelerden elde edilen verilerin kapsamlı bir incelemesine dayanarak fiyatların düşmesiyle birlikte, yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyet avantajlarının daha da artacağını belirtiyor. IRENA’nın küresel veri tabanına göre, karasal rüzgar santrallerinin dörtte üçünden fazlası ile gelecek yıl devreye girecek olan güneş fotovoltaik panel projelerinin beşte dördü, en ucuz yeni kömür, petrol ve doğalgaz seçeneklerinden daha düşük maliyetlerle güç üretecek ve herhangi bir maddi yardım olmadan gerçekleştirilecek.
Şili, Meksika, Peru, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki güneş fotovoltaik panellerinin kilowatt/saat başına 3 cent kadar düşük bir maliyeti var.
ÇOK TARTIŞMALI BİR KONUDUR
IRENA Raporunu destekler şekilde, 2019 senesi de yenilenebilir enerji ihaleleri için yeni rekorların yaratıldığı bir sene olmaya devam ediyor. Türkiye’de Mayıs ayında YEKA-2 ihalelerinde gördüğümüz 3.53 ve ve 3.67 dolar cent fiyattan sonra, Temmuz ayı yeni rekorlara koştu.
Haziran Temmuz ayında önce Los Angeles’te $0.01997/kWh fiyatı kazanırken iki hafta sonra Brazilya’daki rüzgar ihalesi $0.0175/kWh’i gördü. Yine ay sonu Portekiz’deki güneş ihalesinde ise €14.8/MWh (€0.0148/$0.016 per kilowatt-hour) ile yeni bir rekor yazıldı.
Kar amacı güden herhangi bir kurumun buradaki fırsatları gözden kaçırması ve daha iyisini talep etmemesi yine doğasına aykırıdır. Sonuç olarak kapitalizm iklim değişikliğine yönelik bir çözüm müdür? Bu çok tartışmalı bir konudur. Ancak uzun yıllardır ekonomik düzen bakış açısını oluşturmuş olduğu için bu kültürün iklim krizi önceliklerine göre evrilmesi önemli bir aciliyettir.
Ve dönüşüm için yeterince sebep var.
https://www.yesilhaber.net/2019/08/07/kapitalizm-iklim-krizine-care-olabilir-mi/