Davos 2018’de Dikkat Çeken Sürdürülebilirlik Gündemi
Davos 2018’de büyüme beklentisi, son yedi senedir olmadığı kadar kuvvetli bir şekilde ortaya kondu. Bu beklentiye paralel olarak, ekonomik büyümenin getirdiği aktivitenin çevresel ve karbon ayakizini artırması, iklim konusunda yapılan taahhütlerin önemini de yükseltti. Buna somut bir adım olması adına Dünya Ekonomik Forumu tarafından oluşturulan Kapsayıcı Gelişmişlik Endeksi, “sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik gelişme” adına yönlendirici bir bakış açısı sundu.
Sürdürülebilirlik konuları, geleneksel ekonomik ve jeopolitik bir gündemin yanı sıra, artan bir vurgu ile Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Davos gündeminde yer aldı. Ekonomik gelişmişlik 2 MART – NİSAN 2018 / EKOIQ ölçümlemeleri etrafındaki önemli değişiklikler, etkisi artan risklerin sürdürülebilirlik etrafında olması, devletlere oranla dünya iş devlerinin sürdürülebilirlik yolundaki cesur taahhütleri dikkat çekiciydi.
Büyüme Öngörüsünün İklim Üzerinde Yarattığı Endişe
Davos 2018’de büyüme beklentisi, son yedi senedir olmadığı kadar kuvvetli bir şekilde ortaya kondu. 1300 lider ile yapılan ankette, liderlerin%57’sinin ekonominin önümüzdeki 12 ay boyunca büyüyeceğine inandıkları ortaya çıktı. Dolayısıyla ekonomik gelişme konusunda dünya çapında bir görüş birliği vardı.
Bu beklentiye paralel olarak, ekonomik büyümenin getirdiği aktivitenin çevresel ve karbon ayakizini artırması, iklim konusunda yapılan taahhütlerin önemini de yükseltti.
Buna rağmen, devletlerin bu konuda yine “anlaşmamış’ pozisyonları devam etti. Devletler gündeminde Aralık ayında yapılan Tek Gezegen Zirvesi’nden bu yana çok farklı bir ilerleme olmadı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Çinli Ekonomist Liu He’nin konuşmalarının küresel ısınmayı adreslemesinden öte, ülkelerinin kapsayıcı ekonomik büyümede ortaya koydukları liderlik umut vericiydi. Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın, zirveden yaklaşık bir hafta güneş panelleri üzerindeki gümrük vergilerinin %30 artırılmasına yönelik kararı, ülke içinde senelik 23 bin iş kaybı ve temiz enerjiye geçişin yavaşlayacağı endişesini yaratmıştı. Trump, zirvedeki konuşmasında “Amerika’nın önce gelmesinin, yalnız yürüyeceği anlamına gelmeyeceğini” belirterek yatırımcılara yeşil
ışık yaksa da iklim konusunda yine hiçbir umut vadetmedi.
Kapsayıcı Gelişmişlik Endeksi
Geleneksel olarak ekonomik gelişmişlik ölçütü olarak kullanılan gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH), sosyal ve çevresel etkileri göz önüne almaması sebebi ile devletler için yeterli bir ölçümleme kriteri olmadığı, sürdürülebilir kalkınma bakış açısında önemle değinilen bir konu. Buna somut bir adım olması adına
Dünya Ekonomik Forumu tarafından oluşturulan Kapsayıcı Gelişmişlik Endeksi (Inclusive Development Index-IDI), “sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik gelişme” adına yönlendirici bir bakış açısı sundu. Endeks temelde 11 metrik üzerinden üç alanı değerlendiriyor:
- Büyüme ve gelişme (kişi başı GSYH, işgücü verimliliği, istihdam ve sağlıklı hayat beklentisi).
- Kapsayıcılık (orta gelirli aile kazancı, fakirlik, zenginlik ve gelir eşitsizliği).
- Nesiller arası özsermaye yani doğal ve finansal kaynakların sürdürülebilir yönetimi (çevresel ve finansal metrikler yani kamu borcu, GSYH içindeki karbon yoğunluğu ve bağımlılığı, düzeltilmiş net tasarruf oranları).
103 ülkeyi kapsayan bu endeks çalışması, geçtiğimiz 10 yılda GSYH’nin artmaya devam etmesine rağmen refah getirmediğini, kamusal endişe ve mutsuzluğun
arttığını gösteriyor. Analizde özellikle nesiller arası özsermaye alanı endişe verici. 2012’den beri gerileyen bu alanda, Paris Anlaşması’nın ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin erişilebilir olması için karbon yoğunluğu ve düzeltilmiş net tasarruf oranlarının acilen iyileştirilmesi gerektiği söylendi.
Endeksteki değerlendirmenin genel sonuçları ise şöyle:
- Norveç performansı en yüksek ülke konumunda; her üç alanda da ilk üç sırada.
- Gelişmiş ülkeler sıralamasında baş sıraları küçük Avrupa ülkeleri alıyor; sırasıyla İzlanda, Lüksemburg, İsviçre, Danimarka, İsveç, Hollanda, İrlanda, Avusturya. İlk 10’da bunların dışındaki tek ülke Avusturalya. Almanya (12), Fransa (18), İngiltere (21) daha alt sıralarda.
- Gelişmiş ülkelerde endişe verici sonuç olarak, hane gelirini iyileştirmek konusunda durağan konuma gelmeleri ve 2012’den bu yana doğal kaynakların tükenmesi, GSYH içindeki karbon yoğunluğunun artması belirtilmiş.
- Gelişmekte olan ülkelerde ise Litvanya, Macaristan, Azerbaycan ilk üç sırayı alırken Türkiye 16. sırada. Türkiye, Meksika (24), Endonezya (36) ve Filipinler için nesiller arası sorumluluk alanlarında önemli potansiyelleri olduğu, ancak gelir dağılımı alanlarında ilerleme kaydedemedikleri vurgulanmış.
- G20 ülkeleri de bu endekste oldukça farklı sıralarda. Gelişmiş ülke sıralamasındaki ülkeler nispeten daha yakın bir sıralamaya oturmuşken (Avustralya 9., İtalya 27.), gelişmekte olan ülkeler oldukça geniş bir aralıkta yer alıyor (Türkiye 16., Güney Afrika 69.) (Şekil 2).
Özetle, refaha GSYH dışında bakıldığında devletlerin çok farklı konumlarda olduğu görülüyor.
Karar vericilere bu konuları daha odaklı izleyebilecekleri gösterge tabloları yaratmaları önerisinde de bulunuldu. Dünya Ekonomi Forumu’nun dünya liderleri ve
CEO’lar üzerindeki etkisi sebebiyle bu endeks çalışması önemli bir gelişme.
Peki ya Riskler?
Küresel Riskler 2018 harita çalışmasında ilk üç sırayı olağanüstü hava koşulları, doğal afetler ve iklim değişikliği mücadelesi ve uyum çalışması başarısızlığı aldı. Son beş seneyi önceki senelerle karşılaştırdığımızda ise, çevresel risklerin sosyal, ekonomik ve jeopolitik risklere oranla arttığı görülüyor (Şekil 3).
Özel Sektörden Cesur Adımlar
Döngüsel ekonominin etkili lideri Ellen MacArthur Vakfı, zirvede büyük perakendeciler ve hızlı tüketim ürünleri şirketlerini bir araya getirerek 2025 senesine kadar %100 tekrar kullanılabilir, yenilenebilir ve doğada çözülebilir paketleme yapma taahhüdünün verilmesini sağladı. Amcor, Ecover, Evian, L’Oréal, Mars, Marks & Spencer, PepsiCo, Coca-Cola Co., Unilever, Walmart ve Alman perakendeci Werner & Mertz’in yer aldığı oluşum, mevcut şartlarda 6 milyon ton plastik
oluşumuna sebep oluyor. Unilever, zirvede kendi Sürdürülebilir Yaşam Planı’ndaki dikkat çekici gelişmelerin duyurusunu yapmanın ötesinde, oluşumun taahhüdünü daha cesur bir noktaya çekerek, kendi hedefini 2020 olarak koydu.
“İş”ler İçin Bu Gündem Neyi Gerektirir?
- Kapsayıcı Gelişmişlik Endeksi’nde belirtilen ölçümlemeleri kendi sürdürülebilirlik metrik sistemlerine uyarlamaları, uzun dönemli sistemik dönüşüm için gerekli bakış açısını oluşturmada etkili olacak.
- Çevresel ve sosyal risklere yönelik stratejik planlama yapılması gerekli. Ekonomik riskleri yönetmek, bütünsel bakış açısı olmadan son derece yetersiz kalacak.
- Kurum değeri adına bu alanlardaki gelişmelerin tüm paydaşlar ile paylaşılması da iyi bir fikir. İtibar yönetiminin altında kurumların sosyal ve çevresel konularda ne kadar etkin oldukları da artık önemli bir beklenti.