400 şirket yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanacak
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) New York’ta 2015 yılı eylül ayında tüm ülkeler tarafından kabul edildi. Özel sektör ve yatırımcı boyutlarındaki dikkat çekici gelişmelere rağmen, hiçbir ülkenin hedefleri gerçekleştirme yolunda yeterli gelişme göstermediği ve 2030 hedeflerini riske attıkları görülüyor.
Konu her ne kadar devletler boyutunu ilgilendirse de bu hedeflerin uygulanmasında özel sektörün dönüşümüne ihtiyaç duyuluyor. Sanayi, yenilikçilik ve alt yapı boyutunda bilinenden öte bir değişim gerektiriyor. Bu da girişimcilik ve yatırımcılık dengelerini farklılaştıracağı için herkes tarafından yakından takip edilmelidir.
Bu doğrultuda, bu yıl 12-14 Eylül’de San Francisco’da yapılan ‘Global Climate Action Summit’deki katılım ve verilen taahhütler dikkat çekici oldu.
38 farklı ülkeden 10 trilyon dolarlık piyasa değerine sahip 488 şirket – ki bu ekonomik güç tüm NASDAQ kadar – Paris Anlaşması doğrultusunda emisyon azaltma patikasına girdiklerini duyurdu.
Toplam cirosu 2,75 trilyon dolar olan 400 şirket ise %100 yenilenebilir enerji kullanacaklarını açıkladı.
23 uluslararası şirket (gelir toplamı 470 milyar dolar üzeri olan) araç filolarını sıfır emisyon yapacaklarını söyledi.
2025’DE 3.5 MİLYON ELEKTRİKLİ ARAÇ
Bu dev şirketler 13 trilyon doların üzerinde bir değer yöneten 42 finansal kurum arasında Avrupa Yatırım Bankası ve Dünya Bankası’nın da olduğu şehir ve bölgelerin hedefler doğrultusunda dönüşümüne destek vereceklerini duyurdu.
2025’e kadar 3,5 milyon elektrikli araç şart ünitesi olacağı; 2030’a kadar ulaşımın sıfır emisyon olması için hidrojenin ulaşımın içine gireceği konuşuldu.
2,8 trilyon doları yöneten 100 küresel tedarik zinciri oyuncusu ve yatırımcısı, Brezilya’daki ormansızlaşmayla mücadele edeceklerini açıkladı. Buna rağmen, devletler tarafındaki gelişmeler aynı bütünsellik ve yapısal gelişmeyi maalesef gösteremiyor.
ÜLKE SONUÇLARI
Birleşmiş Milletler inisiyatifi olan Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UN SDSN) ve paydaşı Bertelsmann Stiftung tarafından 2016’dan beri düzenli olarak raporlanıyor. Üçüncüsü ‘Küresel Sorumluluklar – Hedeflerin Uygulanması’ başlığı ile yayınlanan raporda, genel olarak tüm ülkelerde SKH’ye yönelik bir ilerleme olmasına rağmen, hiçbir ülkenin 2030 hedeflerine ulaşabilir durumda olmadığı ortaya çıkıyor.
G20 seviyesindeki uygulamalara dikkat çeken rapor, Brezilya, Meksika ve İtalya’daki öne çıkan adımlara strateji geliştirme, konuya odaklı birimler yapılandırma; Hindistan ve Almanya’daki yatırım ihtiyaçlarının kısmi değerlendirilmesi eforlarına rağmen bu zengin ülkelerde yeterli ilerleme olmadığını söylüyor. ABD ve Rusya bu alanda en az ilerleyen ülkeler olurken, hiçbir ülkenin milli bütçesinin SKH’lerini içermediği ortaya çıkıyor. Bu ülkeler özellikle ‘sorumlu tüketim’ ve ‘türlerin korunması’ alanlarında gelişme kaydedememiş.
En ağır ilerleme eksikliği ise çevresel hedeflerde. Endeksin en üstündeki Kuzey Avrupa ülkelerinde bile sorumlu tüketim ve iklim konusunda eksiklikler bulunuyor.
Öne çıkan ülke konumlarına şöyle bakılabilir:
En öndekiler ise, sürpriz olmayacak şekilde İsveç, Danimarka ve Finlandiya
İlk 10’da G20’den sadece Almanya ve Fransa yer alıyor
Türkiye 79’ncu sırada
ABD 35’nci, Çin 54’üncü, Rusya ise 63’üncü
En son sıralarda ise Kongo, Çad ve Afrika Cumhuriyeti var
OECD Ülkeleri’nin genel görünümünde hiçbir ülke hedefini yapabilir konumda değil
SONUÇ VE ÖNERİLER
SKH’lerinin uygulanması, kurgusu gereği ‘kimsenin geride kalmaması’ prensibine dayanıyor. Buna bağlı olarak, gelişmiş büyük ekonomilerin hedeflere ulaşmada ne kadar kapsayıcı hareket edecekleri, yayılma etkisini ne kadar dikkate alacakları çok kritik. Hem kendileri hem de geriden gelen ülkelere rol modellikleri 2030 hedeflerini yakalamayı sağlayacaktır.
Gözüken o ki hedefe 12 sene kala, hala her ülkenin bu yolda sorunları var. Burada önemli olan SKH’lerinin tüm dünyada beraber çalışılarak gerçekleşecek olması.
Bununla birlikte SKH’lerin ülke yönetim şekillerinin içerisine girmesi; kısa ve uzun dönemli politikaların parçası olması; gelir eşitsizliği, ekonomik büyüme ve kaynak kullanımı arasındaki lineer ilişkinin ortadan kaldırılması, fırsat eşitliği gibi konuların yönetim politikalarında bütünsel olarak ele alınması sadece 2030 hedefi için değil, sürdürülebilir kalkınma yolunda kritik konular haline gelmiştir.
Öte yandan, kurumların kendilerine ‘Bilim Temelli Hedefler’ koymaları, yani iklim ve Paris Anlaşması kriterlerine kendi katkılarını taahhüt etmeleri, kurumsal bir apolet olmaktan öte, dönüşümün odaklı ve yapısal olmasına yaramaktadır. ‘Bilim Temelli Hedefler’ koalisyonuna katılan firmaların toplam pazar değeri 10 trilyon dolar civarındadır – yani tüm Fortune 500 şirketlerinin beşte biri değerindedir.
Bunun tüm SKH bazında genişlemesi önemlidir.
Genel olarak ise, SKH Gündemi’nin gerçekleşmesi için her düzeyde iyi bir planlama, iş birliği ve birbirinden öğrenme, doğru ölçümleme ve değerlendirme olması gerekir. Tüm paydaşların – ülke devletleri, bölgesel birliktelikler, özel sektör, sivil toplum, akademi, … – birlikte hareket edebilmelidir.
Kimse geride kalmamalı, herkes birlikte çalışmalı…